Arapça, yaklaşma demektir. Mukarreblerin miracı. Mukarrabinin miracı verasetsiz (bi’l-esâle) olursa, “kâbe kav-seyn” mertebesine ulaşır. Verâset-i Muhammediyye ile olursa, “ev ednâ” mertebesine varır. Bu mertebe “rakikatü”t-tedânî”nin başlangıcıdır.…
Moreİşi idare, etmek, sonunu düşünerek bir iş yapmak gibi anlamları bulunan, Arapça bir kelime. Hayırlı olduğunu bilmekle bir şeyin sonu üzerinde düşünmek. İşleri, sonlarını bilmek suretiyle yapmaya çalışmak . Allah hakiki tedbîr…
MoreArapça, düşünmek demektir. İki tür te-debbür vardır: a) Mev’iza tedebbürü: İnsanın kendisi ve durumu hakkında düşünmesi, b) Hakikat ve mükâşefe tedebbürü: Kur’ân okurken manası üzerinde tefekkür etmek. Bu tefekkür ariflere mahsus bir…
MoreArapça, sarkmak demektir. Mukarrabîn’in son mertebeye yükseldikten sonra, ayıklık veren bir alana inişini ifade eder. Hakk’ın kutsal olan zâttan inişi. Burada kastedilen kudsî zat, öyle kudsî bir zâttır ki, Allah’tan gayri hiç…
MoreArapça, derin tefekkürü ifade eden bir kelime. Sûfîlerin, uzlet halinde enfüs ve âfâktaki hikmetler üzerinde derin düşüncelere dalmasına, teemmül denir. Sonunda bu teemmül, Allah üzerinde süreklilik kazanır. Derin tefekküre, Batı’da meditasyon adı…
MoreArapça, düşünmek demektir. Sûfîlere göre iki türlü tefekkür vardır: Biri iman ve tasdikten doğup istidlal sahiplerine, diğeri ashab-ı şuhûda mahsustur. Her iki halde de sûfî Allah’ın zâtını değil, nimet ve kudretlerini düşünür.…
MoreArapça, ölümü düşünme demektir. Nakşî ıstılahıdır. Gizli zikre başlamadan, önce, beş veya on dakika kadar, kul, zihinsel planda ölümü yaşar, tadar, ve onu kaçınılmaz biçimde şuurun derinliklerine yerleştirir. Azrail’in gelişi, canını teslim…
MoreArapça, açılmak, genişlemek anlamında bir kelime. Manen yükselen sâlikin, ruhî bir miraç yapması, ulvî-süflî bütün âlemlerde yolculuk etmesi, her şeye yukarıdan bakması. Ne orda yânem tağılam, ne dara çıkam boğulam, İşim bitince…
MoreArapça, fal açmak, fala bakmak anlamındadır. Bakla, kahve telvesi, kum gibi şeylerle fala bakmayı uygun görmeyenler, Hafız’ın Divan’ından fal bakarlardı. Rastgele açılan sayfanın ilk, orta ve son beyti esas alınarak yapılırdı.…
MoreArapça, teklemek, tek başına yapmak vs. gibi anlamları olan bir kelime. Şekillerden, karışıklıktan uzaklaşmak, hallerde infirad etmek, vecdde vecde ulaşmak. Tefrîd, yapılan işlerin sırf Allah için olmasıdır ki, bu durumda salik nefsini…
MoreArapça, ayrılık demektir. Dünyaya, masi-vaya dalmak, cem’den uzak kalmak. Meşguliyet sebebiyle, hatırın gayb âleminden uzak kalması, Tefrika, cem’in akabindedir. Hal ve bazlarının arasını ayırmaya tefrika denir. Cem asıl, tefrika ferdir. Fer’ olmadan…
MoreArapça, bir işi, bir kimseye havale etmek anlamında bir kelime. Herşeyi Allah’a havale etmek, herşeyi Allah’tan beklemek. Tevekkül ise, “Tefvîz”in bir dalı gibidir. Tefvîz’in teslimle arasındaki fark çok azdır. Teslim ehli, işini…
MoreArapça, gece namazı için uyanmak veya uyanık kalmak demektir.”Gece senin için nafile (ziyade) olarak gece namazına kalk….” (isrâ/79)Teheccüd, ümmet-i Muhammed (s)’in günahlarına kefarettir. Peygamber efendimize (s) vâcib, ümmetine sünnet olan bu namaz…
MoreLailaheillallah demek, anlamında Arapça bir kelime. Kelime-i Tevhid zikri, sûfiyye arasında, sulukta çok önemli bir uygulama olarak görülür. Hadis: “Zikrin en faziletlisi, Lailaheillallah, duanın ise, Elhamdülillah’tır” (Ibn Mâce. Edeb, 55).…
MoreArapça, fazlalıkları kesip ıslah etmek, acele etmek, terbiye etmek, özetini çıkarmak vs. gibi anlamları bulunan bir kelime. Hâl ve kal bakımından, şeriata uygun düşmeyen her şeyden arınmak. Ahlakı güzelleştirmek.…
MoreArapça, yüceltmeyi ifade eden bir kelime. Mevlevî tabiridir. Mevlevîliğe yeni giren (nevniyaz) in başına sikke giydirilmesi münasebetiyle kullanılan bir tabir. Mevlevîliğe yeni kabul edilen nevniyaz, deneme safhasında, on sekiz gün geçirdikten sonra,…
MoreMeşakkatli bir işi üzerine almak anlamında Arapça bir kelime. Tekellüfü (zorlama, yük olmayı) terket-mek, sûfilerin ahlâkındandır. Bu, insanları gözönünde tutarak nefse yüklenmek şeklinde olur ki, sûfiyye ahlakına aykırıdır.…
MoreTekke, Farsça’da dayanacak yer demektir. Tasavvuf erbabının, oturup kalkmalarına, sülük çıkarmalarına, âyin yapmalarına mahsus yere, tekke denir. Taşradan gelecek dervişlerin kalabileceği özel odaları ve mutfağı bulunur. Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde, tekkeler sosyal,…
MoreNakşibendî tasavvuf okulu mensuplar, için kullanılan bir tabirdir.…
MoreYeniçeri Ocağı’nın kırkıncı ortası hakkında kullanılan bir deyimdir.…
MoreFarsça, tekkede oturan demektir. Tekkede yatıp kalkan orada ikamet eden dervişlere tekkenişîn denir.…
MoreTekkede manevî tekamül eğitiminden geçen dervişler, tekkenin çeşitli hizmetlerini görürler, bu arada, yeme içme, barınma gibi ihtiyaçlarını da orada giderirlerdi. Atasözünün ortaya çıkışının ardında yatan espri budur. Yine aynı espiri doğrultusunda olmak…
MoreSâlik tekkeye, hayvanı yönünü Allah rızası için terbiye etmek üzere gelir. Orada nefs hayvanı kurban edilir. Onun için, tekkeye gelen kişide, “kurban” olma amacı ön plandadır.…
MoreArapça, birbirine karıştırmak manasına bir kelime. Bir şeyin, zıddı olan sıfatıyla ortaya çıkmasına, telbîs denir. Tecellî edilenin, elbisesini giymesi, onun sıfatıyla ortaya çıkması.…
MoreArapça, helak olmak, heder olmak demektir. Telef, ölümden ibarettir. Ölüm ve helak olma (telef), vakti gelince helak olması beklenen şeye denir.…
MoreArapça, birine bir söz anlatmak, öğretmek, dikte etmek anlamlarında kullanılan bir kelime. Tarikata yeni giren kişiye şeyhin zikir öğretmesi. Cenaze defnedildikten sonra, hocanın, kabir suali ile alakalı olarak yaptığı konuşma veya seslenişe,…
MoreRenkten renge girme, ve mekan tutma anlamlarında Arapça iki kelime. Telvîn, bir halden diğer hâle geçmeyi, veya bir makamdan diğer bir makama atlamayı ifade eder. Temkîn ise, istikamette derinleşmek ve sabitleşmek anlamına…
MoreFarsça, seyretmek anlamındadır. Hâkk’ın isim, fiil ve sıfatlarının tecellisini görmeye, temaşa denmiştir. Bkz. Müşahede.…
MoreBirini büyüklemek, ululamak anlamında Arapça bir kelime. Öğmeyi içeren ve sahur vakti minarelerde makamla okunan duaya, temcîd adı verilir. Sahurda okunduğu için bu vakte temcîd vakti de, denir.…
MoreBir şeyi istemek, ummak anlamında Arapça bir kelime. Ezelî takdiri görme. Müridin temennisi yok, emeli vardır. Çünkü temenni nefsi, emel de takdir edileni görür. Temenni nefsin, teemmül kalbin sıfatıdır.…
More

