İleride teslim edilecek bir malın peşin para ile satılması. Yâni belli miktârda peşin para ile belli zaman sonra bilinen yerde bilinen bir malı satın almak için yapılan sözleşme. Peşin parayı verene sâhib-üs-selem…
MoreHer türlü korku ve tehlikeden uzak olma, kurtulma. Kimi, selâmette olmak sevindirirse, onun san’atı susmak olsun. (Hadîs-i şerîf-Usûl-ü Aşere) Birbirinize selâm veriniz! Birbirinize yiyecek ikrâm ediniz! Akrabânızın haklarını gözetiniz! Gece herkes uyurken…
MoreŞuursuzluk, kendinde olmama hâli. Tasavvufta mânevî sarhoşluk. Tasavvuf yolunda ilerlerken, İslâmiyet’te bulunmayan şeylerle karşılaşılmakta ve sekr hâli bulunmakta ise de, yolun sonuna varınca bu bilgilerin ve hâllerin hepsi yok olur. Yalnız İslâmiyet’in…
MoreRahatlık. Kalb huzûru. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: (Allahü teâlâ), îmânları üstüne îmân artırsınlar diye mü’minlerin kalblerine, sekîne Bütün göklerin ve yerlerin orduları Allahü teâlânındır. Allahü teâlâ, Alîmdir (her şeyi…
MoreHurmadan elde edilen içki, bir nevi şarap. Hurma su içinde ısıtmadan bırakılınca, köpüklenir ve tadı keskin olursa buna seker denir. Damlası haramdır. Eğer gazlanmaz ve tadı keskin olmazsa, içilmesi sözbirliği ile helâl…
MoreCehennem’i meydana getiren tabakalardan üçüncüsü. Burada İncîl’i değiştirenler azâb görecektir. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Ben, onu (Velîd bin Mugîre’yi) Sekar’a atacağım. Sekar’ın ne olduğunu bilir misin? Hem o Cehennem,…
MoreCömert olmak. Parayı, malı hayırlı, iyi yerlere dağıtmaktan, lezzet almak. (Bkz. Cömerdlik) Sehâvet, Cennet’te bir ağaçtır.Cömerd olan onun bir dalını yakalamıştır. O dal onu, Cennet’e götürmeden bırakmaz… (Hadîs-i şerîf-Edeb-ül-Müfret) Sehâvet, iyi huyların…
MoreMalını dînin ve aklın uygun görmediği yere harc eden, aklı az olan. (Bkz. Sefâhet) Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Mallarınızı sefihlere vermeyiniz. (Nisâ sûresi: 5) Bir kimsede üç şeyden biri…
MoreSeferde olan, misâfir, yolcu. Bulunduğu ş ehirden veya köyden gideceği yolun iki veya bir kenârındaki evlerin dış ına çıkarken, senenin kısa günlerinde, insan veya deve yürüyüşü ile, son evden îtibâren üç günde…
MoreSenenin kısa günlerinde, insan veya deve yürüşü ile üç günde gidilecek yere gitmeyi niyet ederek, bulunduğu yerin kenar evlerinden dışarı çıkmak. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: … Sizden biriniz hasta…
MoreAklın az ve hafîf olması. Malını dînin ve aklın beğenmediği yerlere sarfetme. Lüzumsuz harcama. Süse, eğlenceye ve her türlü kötülüğe, harama düşkünlük. Akıl azlığı. Sefâhet kalb hastalıklarındandır. Sefâhet aklın az ve hafîf…
MoreYere serilip üzerinde namaz kılınan küçük halı, kilim, hasır, bez gibi temiz sergi, namazlık. Üzerinde dînî yazı, hattâ bir harf bulunan kâğıdı, örtüyü, seccâdeyi yere koymak, yere sermek tahrîmen mekruhtur (Harama yakın…
MoreKur’ân-ı kerîmin, mânâsına uygun ve doğru okunabilmesi için durak ve geçiş yerlerini gösteren işâretler. Kur’ân-ı kerîmin secâvendleri şunlardır: Cim: Câiz geçmek ondan, hem revâ Durmak fakat evlâdır sana. Ze: Câiz onda dahi…
MoreYol; su dağıtılan yer ve dağıtılan şeyler. Eskiden işlek yollar üzerinde, gelip-geçenlerin su ihtiyâçlarını Allah rızâsı için ücretsiz olarak karşılamak üzere inşâ edilen çeşme. İnsanlara insanca muâmeleyi şiâr edinen, onlara her an…
MoreÇalışma, mücâdele etme, uğraşma, cihâd etme. Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: Bizim u ğrumuzda mücâhede edenlere gelince, elbette biz onlara yollarımı zı gösteririz. Şüphesiz ki Allah, her hâlde muhsinlerle (iyilik…
MoreAnuştekin ed-Derezî adlı bir bâtınî dâî (propagandacı) tarafından ortaya çıkarılan bozuk yol. Bunlar; Bâtıniyyeden ayrılarak ortaya çıkan, Fâtımî hükümdârı Hâkim bi-emrillah’ı n ilâh olduğuna ve onun vezîri Hamza’nın imamlığına inanırlar. Kelimenin doğrusu…
MoreAlıcı ile satıcı arasında vâsıta (aracı) olan ücretli kimse, komisyoncu. Dellâl, mal sâhibinin izni ile malı kendi sattığı zaman, komisyon ücretini mal sâhibinden alır. Müş teriden bir şey isteyemez. Eğer dellâl, mal…
Moreİşâret etmek, göstermek. Doğru yolu gösterme. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Ey îmân edenler! Sizi acı bir azâbdan kurtaracak bir ticâreti göstereyim mi? Allahü teâlâ ve Resûlüne îmân edin, inanın,…
MoreCenâzenin yıkanıp kefenlendikten ve namazı kılındıktan sonra kabre konularak üzerinin toprakla örtülmesi. Definden sonra cemâat dağılırken ölü bunların ayak sesini işitir. (Hadîs-i şerîf-Müslim) Ölüyü defnetmek, cenâze namazı kılmak gibi ibâdettir. (İbn-i Âbidîn)…
MoreBir müslümanın veya z mmînin (İslâm devletinin idâresi altında bulunan müslüman olmayan vatandaşın) ayıbını, onu kötülemek için arkasından söylemek. (Bkz. Gıybet) Sözün k ısası şudur ki, dedikodu sözlere inanılacak, dostluk bunlara göre…
MoreKıyâmetin büyük alâmetlerinden biri. Kıyâmete yakın çıkacağı bildirilen ve Îsâ aleyhisselâm ile hazret-i Mehdî tarafından öldürülecek olan zâlim. Geçmiş peygamberler, şaşı , kör, yalancı olan Deccâl’in büyük fitne ve belâ olduğunu haber…
MorePeygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem devesinin adı. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvereye hicret etmek istediği s ırada Kusvâ adlı devesine bindi. Allahü teâlânın medhettiği beldelerin en…
MoreYakınlık. Tâatı, Allahü teâlâ için yapmak. Sevâbı ölüye olmak üzere kurban kesmek kurbettir. (Muhammed bin Kutbüddîn İznikî) Sevâb kazanmak niyyeti ile yapılan mübahlar kurbet olur. (İbn-i Abidîn) Niyetsiz alınan abdest ibâdet olmaz,…
MorePara veya başka bir menfaat karşı lığı oynanan oyun; birkaç kimsenin aralarında para veya mal toplayarak piyango çekip, isâbet etmeyenlerin isâbet edenlere mal veya para vermek için sözleşme veya para ile kazanmak…
MoreGüç, güçlü olma. Allahü teâlânın sıfat-ı sübûtiyyesinden biri. Allahü teâlânın her şeye gücünün yetmesi. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki: Gerçekten, göklerin ve yerin yaratı lışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca…
MoreKabirler, mezârlar. İnsanların ölünce defnedilmeleri, gömülmeleri için dîne uygun kazılan yerler. (Bkz. Kabir)…
MoreGüzellik. Kadın ya malı, ya cemâli veya dîni için alı nır. Siz dîni için alınız. Malı için alan, malına kavuşamaz. Yalnız cemâl için alan cemâlinden mahrûm kalır. (Hadîs-i şerîf-Menâic-ül-İbâd) Allahü teâlânın lütuf…
MoreTopluluk. İbâdet etmek için bir araya gelen topluluk. Cemâatle kılınan namaza, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi kat fazla sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî) Güzel bir abdest alı p, mescidlerden birine cemâatle namaz kılmak…
MoreNamazda iki secde arasında hareketsiz bir miktâr oturma. (Bkz. Ta’dil-i Erkân) Rükûda ve secdelerde ve kavmede (rükûdan kalkıp ayakta dururken) ve celsede beden tumânînet (hareketsizlik) bulduktan sonra biraz durmal ıdır ki, Hanefî…
MoreAllahü teâlânın kahr ve gazab sıfatlarından. Azamet, büyüklük, ululuk, hiçbir şeye muhtâç olmamak. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Yeryüzünde bulunan her canlı fânîdir (yok olucudur). Ancak celâl ve ikrâm sâhibi…
More

