Nimetlere Karşı Şükür

3 mins read

“İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine şer dokununca da umutsuzluğa düşer.” (İsrâ, 17/83)

Yüce Rabbimiz bizleri en güzel bir şekilde yaratmış (Tin, 95/4) ve sayısız nimetler-le donatmıştır. Şükrettiğimiz zaman bu nimetlerin arttırılacağı, nankörlük etmemiz hâlinde ise sahip olduğumuz nimetlerden mahrum kalacağımız ayette açıkça haber verilmektedir (İbrahim, 14/7). Kulun Allah’a şükretmesi, Allah’ın nimet ve ihsanları-nı itiraf ederek O’na övgüde bulunması ve kulluğa devam etmesi ile olur. Çünkü insanın, kulluğa devam etmesi şükrünü ve Allah’a yakınlığını artırır. Diğer taraftan bazı nimetlere sahip olmak, başkalarına karşı haksızlık gerekçesi de yapılmamalıdır. Nimete şükür, o nimete sahip olamayanları küçümsemeye ve onlara zulmetmeye sebep olmamalıdır. Aksine insanın sahip olduğu nimetler, alçak gönüllülüğünü ar-tırmalı ve daha çok şükretmesine vesile olmalıdır. Zira Peygamberimiz (s.a.s) de çokça ibadet etmekle şükreden bir kul olmanın mutluluğuna erdiğini haber vermiş-tir (Buhârî, “Tefsirû Sûre”, (48), 2; Müslim, “Münafikîn”, 81).

Konumuzu teşkil eden ayette, kişinin şükürden ve Allah’ı anmaktan yüz çevir-mesi; O’na itaat etmemesi, büyüklük taslayarak arkasını dönmesi, bir hastalığa ya-kalandığı, fakirlik ya da sıkıntı ile karşı karşıya kaldığında Allah’ın rahmetinden ümidini kesmesi yahut tamamen ümitsizleşmesi şeklinde yorumlanmıştır.

İnsanın yapısında nimetlere karşı şükür borcunu yerine getirememe hususunun bulunduğu değişik ayetlerde ifade edilmektedir. Mesela, denizde boğulmak üzere iken kurtulup tekrar eski hâllerine dönenler, düşman, hastalık, fakirlik gibi bela-lardan Allah’ın inayeti ile kurtulduktan sonra yine nankörlük yapanlar nimetlere karşı şükür borcunu yerine getirmeyenlere örnek gösterilmektedir (Lokman, 31/32; En’âm, 6/62-63). Kişi, sanki içinde bulunduğu bu nimetleri, daha önce Rabbi vermemiş gibi, elinden gidince geçmişi tamamen unutur, gelecekten de umudunu keser. Oysaki bu nimetleri önceden veren Cenab-ı Hak bunları insana yine verir, O’na şükretmesi, tövbe ve istiğfara yönelmesi gerekirken hemen feryat eder ve nimetlere karşı nankörlük gösterir. İnsanın nankörlüğü ile ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır:

“O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkış-sanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.” (İbrahim, 14/34)

Ne yazık ki zaman zaman hepimiz ya nimetlere karşı nankörlük içinde bulunu-yor ya da nankörlük içinde bulunanlara şahit oluyoruz. Kur’an’da insanın musibet-ler karşısındaki zayıflık (Nisâ, 4/28), acelecilik (İsrâ, 17/11), hırslılık (Meâric, 70/19) ve nankörlük gösterdiğine dikkat çekilmiş, bu arzu ve isteklerin kontrol altına alınma-sı, esiri olunmaması istenmiştir. O hâlde fıtratımızda mevcut olan bu niteliklerimizi kontrol altına almamız, bu nimetleri dilediğine veren, dilediğinden alan kullarına rahmetiyle tecelli eden yüce Rabbimizin nimetlerine şükretmemiz bir kulluk bor-cumuzdur.

Yukarıda açıklamaya çalıştığımız ayetin devamında kendilerine nimet verilen kimselerin bu nimetlerden mahrum kaldıkları zaman ümitsizliğe kapıldıkları belir-tilmektedir. Öyle ki insan, hasta iken iyileştiğinde, fakir iken zenginleştiğinde, zayıf iken güçlendiğinde hemen şu düşünceye kapılır. “Bütün o kötülükler benden uzak-laşıp gitti. Bir daha başıma hiçbir sıkıntı gelmeyecek” zanneder. Bu sıkıntıdan ken-di kendine kurtulduğunu düşünerek şımarır, verilen nimetin hakkını eda edecek ve şükredecek yerde, onunla başkalarına tahakküm kurmaya başlar. Oysaki bazen yoklukla bazen de bollukla imtihan edildiğini unutur. Rabbimiz de; “Hayır, yalnız Allah’a ibadet et ve şükredenlerden ol.” (Zümer, 39/66) buyurarak nimetler karşısında nasıl davranmamız gerektiğini bizlere öğütlemektedir.

Nimetleri düşünürken daima bu nimetleri vereni akıldan çıkarmamalıyız. O nimetleri kaybettiğimiz zaman neden elimizden gittiğini, kötülüklerle karşılaştığı-mızda da neden başımıza geldiğini düşünmeliyiz. Bu niteliklere de ancak şükreden kullar sahip olurlar. Ayette ise, şükreden kulların sayısının azlığından söz edilmek-tedir (Sebe, 34/13).

Rate this post
Haber Oku
Tidings Globe