Kötülüğe İyilik İle Mukabele Etmek

4 mins read

“Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan, gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.” (Ra’d, 13/22)

Bu âyet-i kerimede, Allah’la yapmış oldukları sözleşmeye sadık kalan vefalı kul-ların bazı ahlakî özellikleri anlatılmaktadır. Buna göre Yaratıcıya vermiş olduğumuz bağlılık sözünü yerine getirmemiz için sahip olmamız gereken bazı özellikler şun-lardır:

  1. Yaptığımız anlaşmanın doğurduğu sorumlulukları yerine getirirken karşılaşa-cağımız güçlüklere karşı sabırlı olmamız, bu sabrı gösterirken de Allah’ın hoşnutlu-ğunu kazanmak dışında başka bir düşüncemizin olmaması.
  2. Namazlarımızı, hakkını vererek ve düzenli olarak kılmamız.
  3. Rabbimizin verdiği rızıktan açıktan veya gizli olarak muhtaçlara dağıtmamız.
  4. Kötülükleri iyilikle karşılamamız ki üzerinde duracağımız husus da budur. Şu halde bu ayet ışığında O’nun ahdine gerçekten uyup uymadığımızı rahatlıkla öl-çebiliriz. Zira Rabbimiz, kendine olan bağlılığımızı sadece lafla değil aynı zamanda hayat tarzımızla, ahlakî tutum ve davranışlarımızla da göstermemizi istemektedir.

Kutsal kitabımız, kötülüğün karşılığının bir misli kötülük olduğunu söylemekle beraber, onu affedip yerine barış ortamını sağlamamızın daha uygun bir davranış biçimi olduğunu da eklemektedir (bk. Şûra 42/40). Bu şekilde davranmamız, elbette kötülüğü basit görmek, onu iyilikle eşdeğer tutmak anlamına gelmez. Bilakis bu-nun, kötülük sahibini etkisiz hâle getirmenin, hatta sıcak bir dost kazanmanın en etkili yolu olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Nitekim bir başka âyet-i kerimede yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.”

Bize yapılan bir kötülüğe iyilikle karşılık vermemiz, her şeyden önce nefsimizi terbiye edecek, şahsiyetimizi olgunlaştıracak üstün bir erdemdir. Kötülükle müca-delede kullanılacak en büyük silah da budur. Ancak bunu yaparken kötülük yapa-nın kötülüğünde ısrar etmesi neticesini doğuracak bir tarzdan kaçınmalıyız. Yani kötülük sahibine yapacağımız iyilik, onu utandırmak yerine şımarıklığa sevk etme-melidir. Bizimle çirkin sözlerle konuşana güzel ve nazik ifadelerle karşılık verdiği-mizde, bize haksızlık edeni affettiğimizde, bizimle ilişkiyi kesen dost ve akrabalarla irtibatımızı devam ettirdiğimizde, bizden esirgeyene verdiğimizde karşımızdakinin hatasını anlamasını da sağlamaya çalışmalıyız. Ancak bu neticeyi elde etmek, yuka-rıdaki âyette de ifade edildiği gibi sabır isteyen bir iştir. Bunu yapabilmek herkese nasip olmaz.

İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kemliğe (kötülüğe) iyilik er kişinin kârıdır” şeklindeki atasözümüz bu hususu özlü bir şekilde açıklamaktadır. Dolayısıyla bu davranışı-mızın hayırlı bir netice vermesi sabırlı ve güçlü bir iradeye sahip olmamıza bağlı-dır. Sevgili Peygamberimizin de tavsiyeleri bu yöndedir. Nitekim ona gelerek; “Ey Allah’ın Elçisi! Benim yakınlarım var, ben onlarla ilişkimi sürdürüyorum, onlar be-nimle alâkayı kesiyorlar! Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar! Ben onlara yumuşak davranıyorum onlar bana kaba davranıyorlar!” diyerek serze-nişte bulunan bir adama, böyle devam ettiği takdirde Allah’ın onlara karşı kendisine mutlaka yardım edeceği müjdesini verirken, bu davranışının da kötülük yapanın midesine ateş olarak ineceğini söylemiştir (Müslim, “Birr ve Sıla”, 22). Yani kötülükle karşılık verdiğimiz müddetçe bize yapılan her iyilik tadacağımız ateş azabını arttıra-caktır. Gördüğümüz gibi, kendisine yapılan iyiliklere rağmen kötülükte ısrar eden açısından baktığımızda acıklı bir tabloyla karşılaşıyoruz.

Buraya kadar başkalarının yaptığı kötülükleri savmanın en etkili yolu olarak iyilikle karşılık verme erdeminden bahsettik. Bir de kendi kendimize yaptığımız kötülükler vardır ki bunları yok etmenin tek bir yolu vardır, o da yanlışımızı fark ettiğimiz anda samimi bir pişmanlıktır, yani tövbedir. Tövbeden sonra örneğin sada-ka vermek suretiyle yapacağımız herhangi bir iyilik, yaptığımız kötülüğün günahını silecektir. Zira Rabbimiz, İyilikler kötülükleri giderir. buyurmaktadır.

Rate this post
Haber Oku
Tidings Globe