5G Zararları Nelerdir? – 5G Neden Tehlikelidir?

8 mins read

5G, kablosuz radyasyona kaçınılmaz, istem dışı bir şekilde maruz kalma durumunun muazzam bir şekilde artışına neden olacaktır.

KARASAL BAZLI – 5G

5G teknolojisi, tam olarak uygulandığında, Nesnelerin İnterneti (IoT) için ihtiyaç duyulan çok büyük miktardaki veriyi iletmek için, katı malzeme ile zayıf bir şekilde iletilen milimetrik dalgaları kullanacaktır. Bu, her bir telefon operatörünün dünyadaki her kentsel alanda, her 100 metrede bir baz istasyonu kurmasını gerektirecektir. Tek bir antenin geniş bir alanda yayın yaptığı önceki nesil kablosuz teknolojilerin aksine, 5G baz istasyonları ve 5G aygıtları birbirini izleyen odaklanmış, yönlendirilebilir, lazer benzeri ışınları yaymak için birlikte çalışan “faz dizilimli” olarak düzenlenmiş birden fazla antene sahip olacaktır.

Her 5G telefon, en yakın baz istasyonundaki, zar zor odaklanmış bir ışını izlemek ve hedeflemek için birlikte çalışan düzinelerce küçük antenlerden oluşacaktır. ABD Federal İletişim Komisyonu (FCC), bu ışınların etkin gücünün, mevcut telefonlar için izin verilen seviyelerden on kat daha güçlü, 20 vata kadar olmasına izin veren kuralları kabul etmiştir.

Her 5G baz istasyonu, hizmet alanındaki tüm cep telefonlarında ve kullanıcı cihazlarında aynı anda birden fazla lazer benzeri ışınları hedefleyen, yüzlerce veya binlerce anteni kapsayacaktır. Bu teknoloji, “çoklu giriş çoklu çıkış” veya MIMO olarak adlandırılır. FCC kuralları, 5G baz istasyonu ışınlarının etkili yayılan gücünün, her 100 MHz spektrum için 30.000 vat kadar olmasına veya GHz spektrumu başına 300.000 vata eşdeğer olmasına izin verir ki, bu, mevcut baz istasyonları için izin verilen seviyelerden onlarca yüzlerce kat daha güçlüdür.

UZAY BAZLI –  5G

En az beş şirket, 5G’yi uzaydan, Dünya’yı güçlü, odaklanmış, yönlendirilebilir ışınlarla kaplayacak olan, düşük ve orta-Dünya yörüngesindeki birleşik 20.000 uydudan sağlamayı teklif etmektedir. Her bir uydu, fazlı dizilimde düzenlenen binlerce antenden 5 milyon vata kadar etkili bir şekilde yayılan güç ile milimetrik dalgalar yayacaktır. Yere uydulardan gelen enerji karasal bazlı antenlerinkinden daha az olsa da, diğer vericiler tarafından Dünya’nın ulaşılamayan alanlarına ışın saçacak ve milyarlarca Nesnelerin İnternetinin nesnelerinden karasal bazlı 5G iletimlerine ilave olacaktır. Daha da önemlisi, uydular, atmosferin elektriksel özellikleri üzerinde önemli bir etki uygulayan Dünya’nın manyetosferinde yer alacaktır. Dünyanın elektromanyetik ortamındaki değişim, yaşam için karasal bazlı antenlerden gelen radyasyondan çok daha büyük bir tehdit olabilir.

Radyo frekansı radyasyonunun zararlı etkileri daha önceden kanıtlanmıştır.

5G önerilmeden önce bile, 3000’den fazla hekim tarafından imzalanan Freiburger İtiraz’ı da dahil olmak üzere, uluslararası bilim insanlarının düzinelerce dilekçe ve itiraz başvuruları, kablosuz teknolojinin genişletilmesinin durdurulması ve yeni baz istasyonlarında erteleme yapılması çağrısında bulunmaktaydı.

2015 yılında 41 ülkeden 215 bilim insanı, Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) tehlike işaretlerini iletti. “Çok sayıda yeni bilimsel yayının, EMF’nin (elektromanyetik alanlar), canlı organizmaları, uluslararası ve ulusal kuralların çoğunun çok altındaki seviyelerde etkilediğini gösterdiğini,” belirttiler. 10.000’den fazla meslektaş incelemesinden geçmiş bilimsel çalışma, RF radyasyonunun insan sağlığı üzerindeki zararını göstermektedir.

Etkileri şunlardır:

Kalp ritmi bozukluğu
Artan serbest radikaller
Bozulan gen ekspresyonu
Öğrenme ve hafıza defisitleri
Bozulan metabolizma
Bozulmuş sperm fonksiyonu
Bozulan kök hücre gelişim
Kanserler
Düşükler
Kalp ve damar hastalıkları
Nörolojik hasar
Kognitif bozukluk
Obezite ve diyabet
DNA hasarı
Oksidatif stre
Genel esenlik üzerindeki etkiler

Çocuklardaki etkileri arasında ise, otizm, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve astım bulunmaktadır.

Çeşitli bitki ve vahşi tabiat ve aşağıdakiler de dahil olmak üzere laboratuvar hayvanlarına zararı olduğuna dair bolca kanıt bulunduğu için, hasar insan ırkının ötesine geçmektedir:

Karıncalar
Böcekler
Kuşlar
Memeliler
Ormanlar
Fareler
Bitkiler
Kurbağalar
Sıçanlar
Meyve sinekleri
Bal arıları
Ağaçlar

Olumsuz mikrobiyolojik etkiler de kaydedilmiştir.

DSÖ’nün Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) 2011 yılında, 30 kHz – 300 GHz frekanslarının RF radyasyonunun, insanlarda kansere (Grup 2B) neden olabileceği sonucuna varmıştır. Bununla birlikte, cep telefonu kullanımı ve beyin kanseri riskleri ile ilgili son çalışmalar da dahil olmak üzere, son bulgular RF radyasyonunun insanlar için kanserojen olduğunu göstermiştir ve artık şimdi, tütün dumanı ve asbest ile birlikte “Grup 1 kanserojen” olarak sınıflandırılmalıdır.

Çoğu çağdaş kablosuz sinyaller darbe modülasyonludur. Zarar hem yüksek frekanslı taşıyıcı dalga, hem de düşük frekanslı vuruşlardan kaynaklanır.

5G UYDULARININ UYGULANMASI YASAKLANMALI

Dünya, iyonosfer ve alt atmosfer, içinde yaşadığımız küresel elektrik devresini oluşturur. İnsanların, kuşların, hamsterlerin ve örümceklerin biyolojik ritimlerinin, Dünya’nın doğal elektromanyetik ortamı tarafından kontrol edildiği ve tüm organizmaların esenliğinin, atmosferin elektriksel özellikleri de dahil olmak üzere, bu ortamın kararlılığına bağlı olduğu belirlenmiştir. Cherry, çığır açan bir makalede, Schumann’ın rezonanslarının önemini ve neden iyonosferik rahatsızlıkların kan basıncını ve melatonini bozabileceğini ve “kanser, üreme, kalp ve nörolojik hastalık ve ölümlerine” sebep olabileceğini açıklamıştır.

Elektromanyetik ortamımızın bu unsurları, güç hatlarından gelen radyasyonla zaten bozulmuştur. Güç hattı harmonik radyasyonu dalga-parçacık etkileşimleri tarafından güçlendirildiği Dünya’nın iyonosferi ve manyetosferine ulaşır. Dr. Robert O. Becker, 1985 yılında, güç hattı harmonik radyasyonunun manyetosferin yapısını çoktan değiştirdiği ve bu etkinin devam eden genişlemesinin “Dünyadaki tüm yaşamın yaşama yeteneğini tehdit ettiği” konusunda uyarıda bulunmuştur. On binlerce uydunun doğrudan hem iyonosferin hem de manyetosferin içindeki yerleşimi, milyonlarca vatta ve milyonlarca frekansta modüle edilmiş sinyal yayarak, elektromanyetik ortamımızı, uyum yeteneğimizin ötesinde değiştirebilir.

Gayri resmi izleme, 1998’den beri düşük yörüngeden 2G ve 3G telefon hizmeti sağlayan yaklaşık 100 uydudan, insanlar ve hayvanlar üzerindeki ciddi etkileri gösteren kanıtları zaten elde etmiştir. Bu etkiler, yalnızca topraktaki düşük radyasyon seviyelerinin dikkate alınmasıyla anlaşılamaz. Atmosferik fizik ve akupunktur alanları da dahil olmak üzere, diğer ilgili bilim dallarından da alınan bilgiler dikkate alınmalıdır. 20.000 5G uydusu eklemek, küresel elektrik devresini daha da fazla kirletecek ve Dünya üzerindeki tüm yaşamın onunla evrimleştiği Schumann rezonansını bozabilecektir. Etkiler evrensel olacaktır ve ciddi şekilde zarar verebilir.

ULUSLARARASI ANLAŞMALAR İHLAL EDİLİYOR

Çocuklar ve bakım yükümlülüğü

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Anlaşma: Devletler “çocuğun, esenliği için gerekli olan korunma ve bakımın sağlanmasını taahhüt eder” (madde 3), “çocuğun… hayatta kalmasını ve gelişimini taahhüt eder” (madde 6) ve “hastalıkla mücadele için uygun önlemleri alacak… çevre kirliliğinin tehlikeleri ve riskleri göz önünde bulundurularak…”(madde 24 (c)).

Nüremberg Kodu (1949), insanlar üzerindeki tüm deneyler için geçerlidir. Hatta buna, güvenlik için önceden piyasada test edilmemiş olan yeni, daha yüksek RF radyasyonuna maruz bırakan 5G’nin uygulanması da dahildir. “İnsan denek, kesinlikle özgür iradesiyle onay vermelidir.” (madde 1) 5G’ye maruz kalmak istem dışı olacaktır. “Ölüm veya maluliyete yol açacağı düşünülen öncül bir nedeni olan hiçbir deney gerçekleştirilmemelidir.” (madde 5) 10.000’in üzerinde bilimsel araştırmanın bulguları ve sakatlıktan zarar gören ve hâlihazırda var olan kablosuz iletişim tesisleri tarafından evlerinden çıkarılan yüz binlerce üyeyi temsil eden, yüzlerce uluslararası örgütün sesleri, “ölüm veya sakatlığın ortaya çıkacağına inanılan öncül nedenlerdir”.

Bilgilendirme yükümlülüğü ve EMF’ler

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin (ITU) Dünya Telekomünikasyon Standardizasyon Toplantısında (2012) “Elektromanyetik alanlara (EMF’ler) maruz kalmanın potansiyel etkilerini

kamuya bildirme gereği vardır,” diye belirtildi ve Üye Devletler “sağlığı, EMF’nin olumsuz etkisine karşı korumak için, ilgili uluslararası tavsiyelere uyulmasını garanti edecek uygun önlemleri almaya” davet edildi.

Avrupa Çevre ve Sağlık Eylem Planı 2004-2010’un Yarı Dönem Denetimi (2008): “Avrupa Parlamentosu… genel kamu için belirlenen elektromanyetik alanlara maruz kalma sınırlarının eskimiş olduğunu belirtmektedir… açık bir şekilde bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, Avrupa Çevre Ajansı tarafından verilen tavsiyeler veya benimsenen daha katı olan emisyon standartları dikkate alınmamaktadır. (Örneğin, Belçika, İtalya ve Avusturya tarafından) ve hamile kadınlar, yeni doğmuş bebekler ve çocuklar gibi savunmasız gruplar konusu ele alınmamaktadır.”

1815 Yasa Tasarısı (Avrupa Konseyi, 2011): “Elektromanyetik alanlara, özellikle cep telefonlarından gelen radyo frekanslarına maruz kalmayı ve özellikle de çocukların ve genç insanların maruz kalmalarını azaltmak için tüm makul önlemleri alın.”

Çevre

Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansının Bildirisi (1972): “Çevrenin, zararsız hale getirme kapasitesini aşacak miktarlarda veya konsantrasyonlarda bulunan……, zehirli maddelerin

boşaltılması, ekosistemlere ciddi veya geri döndürülemez bir zarar verilmemesini sağlamak için durdurulmalıdır.” (ilke 6).

Dünya Doğa Şartı (1982): “Doğaya, geri dönüşü olmayan hasar vermeye neden olabilecek faaliyetlerden kaçınılmalıdır … Potansiyel olumsuz etkilerin tam olarak anlaşılmaması durumunda, faaliyetler devam etmemelidir.”(madde 11)

Rio Çevre ve Kalkınma Deklarasyonu (1992): “Devletler… kendi yetki alanlarındaki veya kontrolündeki faaliyetlerin, diğer Devletlerin çevrelerine veya ulusal hukuk sınırlarının ötesindeki alanlara zarar vermemesini garanti altına alma sorumluluğuna sahiptirler.” (ilke 2)

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi (2002): “İnsan sağlığına yönelik çevresel tehditlere, daha etkili ulusal ve bölgesel politika tepkilerinin oluşturulmasına acil ihtiyaç vardır.” (paragraf 54 (k))

Doğa ve Tabi Kaynakların Korunmasına İlişkin Afrika Sözleşmesi (2017): “Taraflar… mümkün olan en yüksek düzeyde, çevre üzerindeki zararlı etkileri, özellikle radyoaktif, zehirli ve diğer tehlikeli maddeler ve atıklardan gelen etkileri önlemek, hafifletmek ve ortadan kaldırmak için tüm uygun önlemleri alacaktır.”(madde 13)

Sağlık ve insan hakları

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi: “Herkesin yaşam, özgürlük ve kişi güvenliği hakkı vardır. (madde 3)

Birleşmiş Milletler Kadın, Çocuk ve Genç Sağlığı için Küresel Strateji (2016-2030), uygun ortamları genişleterek, “dönüştürmek”; anne ve yeni doğan ölümlerini azaltarak, “hayatta
kalmak”; sağlık ve esenliği sağlayarak ve kirliliğe bağlı ölümleri ve hastalıkları azaltarak “gelişmek” amaçları ve hedefleri arasındadır.

Uzay

Uzay Boşluğu Anlaşması (1967), “Zararlı kirlilikten ve aynı zamanda Dünya’nın çevresindeki olumsuz değişimlerden kaçınmak için” uzay boşluğunun kullanımının yönetilmesi gerekmektedir. (madde IX)

Birleşmiş Milletler Uzay Boşluğu Aktivitelerinin Uzun Süreli Sürdürülebilirliği Yönergeleri (2018): “Devletler ve uluslararası hükümetler arası örgütler … insanlar, mülkler, halk sağlığı ve roket fırlatma, yörünge operasyonu ve uzay nesnelerinin yeniden girişine bağlı olan, çevre üzerindeki risklerden” bahsetmelidirler.(kılavuz 2.2 (c)).

Rate this post
Haber Oku
Tidings Globe