İbrâhimiye Medresesi nerede? İbrâhimiye Medresesi tarihi ve mimarisi nedir?

3 mins read

Şanlıurfa şehir merkezinde, Debbakhane mahallesinde Dabbakhane Camii avlusunun kuzey tarafında yer aldığı için Dabbakhane Medresesi olarak da bilinmektedir. Medresenin cami avlusu kapısında bulunan Arapça kitâbesinde 1136 (1723) yılında Hacı Kasımoğlu Hacı İbrahim Efendi tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.

Medreseye, Hacı İbrahim Efendi 1139 (1726-27) tarihinde vakfiye hazırlamış, 1142 (1729) tarihinde ise vakfiyeye zeyl eklenmiştir.

Vakfiyeye göre, Dabbakhane Camii’nin kuzeyinde bulunan binaların yıkılarak arsasına bir medrese bina ettirilmiştir. Avlusunun batı tarafında, üst katta bir kubbeli dershane, altında bir oda ve bir eyvan, eyvanın bitişiğinde iki oda ve önlerinde bir havuz, kıble tarafında ise yedi adet oda ve bunların devamında iki tuvalet, bu bölümün üst katında da bir daru’l kurrrâ yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Vakfiye şartlarına göre, Hacı İbrahim Efendi’nin oğlu Mehmed Fazlı Efendi günlük on akçeyle vakfın mütevellisi olup, daha sonraki mütevellilerin de kendi neslinden olmasını, müderrislik görevi için varsa kendi neslinden ehil birinin olmasını, yoksa âlim ve faziletli bir kişinin gece gündüz dershanede kalmak kaydıyla görevlendirmesini şart koşmuştur.

Eyvanlı, açık avlulu tipte olan İbrahimiye medresesi, kesme taşlardan iki katlı olarak inşâ edilmiştir. Halen mevcut olan Şanlıurfa medreseleri içinde iki katlı tek örnektir. Medreseye güney cephesindeki yuvarlak kemerli ana kapıdan girilip beşik tonozlu bir koridorla avluya ulaşılır. Giriş koridorunun batısında çapraz tonozla örtülü, zemini avlu zemininden 0.30 metre kadar yüksek bir eyvan yer almaktadır. Eyvanın batısında, girişi eyvanın içinden olan çapraz tonozlu odanın güney cepheye bir penceresi bulunmaktadır. Bu odanın bitişiğindeki, medrese avlusunun batısında bulunan, birer kapı ve pencere ile avluya açılan çapraz tonozlu iki oda, günümüzde tuvalet ve banyo olarak düzenlenmiştir. Medreseye giriş koridorunun doğusundaki ocaklı ve çapraz tonozlu oda, medresenin mutfağıdır. Kuzey tarafında bulunan pencere şeklindeki kemer açıklığı sonradan kapatılmıştır.

Mutfağın doğusundaki iki oda ve bir geniş salon yenidir. Bânî Hacı İbrahim Efendi’nin vakfiyesinde bahsettiği yedi oda, iki tuvalet ve üzerindeki dâru’l kurrâ olarak yapılan büyük odanın bu yapıların yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Bugünkü büyük salonun kuzey doğusunda, eski yapıdan kalan bir oda daha vardır ki medresenin doğu hududunu da belirleyen yaklaşık 2.00 x 2.50 m boyutlarındaki beşik tonozlu bu oda, bu bölümde bugün mevcut olmayan yapılar hakkında da fikir vermektedir. Doğudaki bir yapı ile batı taraftaki odalar arasında kalan medrese avlusu 28.70 m olup, doğu batı yönünde medresenin toplam cephesi yaklaşık 35.00 m’dir. Avlunun kuzey batı köşesinde bulunan merdivenlerden medresenin üst katına çıkılmaktadır. Merdiven başında yer alan güney kuzey yönünde 4.45 x 5.00 m ölçülerindeki dikdörtgen planlı büyükçe oda yenidir. Bu odanın içinden, güney batı köşesindeki kubbeli dershaneye geçilmektedir. Dershane girişinin iç tarafında derince bir kemer vardır. Kubbeye geçişlerin pandantiflerle sağlandığı dershane, ikisi güneyde ikisi batıda, birisi doğuda, birisi de kuzeydeki odaya açılan altı pencere ile aydınlatılmıştır. Dershanenin içinden, doğusundaki diğer kubbeli mekâna geçilmektedir. Güney ve kuzey taraflarındaki iki küçük pencereyle aydınlatılmış olan 3.40 x 3.30 m ebadındaki kare planlı bu oda medresenin kütüphanesidir.

İbrahimiye (Dabbakhane) Medresesi’nde talebelere ayrılan odaların her birinde ihtiyaç halinde iki kişi kalacak ve bunların masrafları için de günde dörder akça ücret verilecektir. Talebeler tercihen şehir dışından, yoksa şehirden kabiliyetli ve bekâr olanlardan alınacaktır. Bunlar gece gündüz dersle meşgul olup, medreseye giriş çıkışları vakıf mütevellisinin bilgisi ve izni dâhilinde olacaktır. İbrahimiye Medresesinde 1317 (1899) yılında on üç, 1319 (1901) yılında on iki, 1321 (1903) yılında da on dört öğrencinin örgenim gördüğü ve bu yıllarda Hacı Ramazan Efendi’nin burada müderris olduğu belirtilmektedir. Şair Rahmi (1875-1930) bu medresede Hacı Ramazan Efendi’den(1826-1888) edebiyat ve Farsça öğrenimi görmüş, 1901’de medreseyi bitirdikten sonra 1907’de Sakıbiye Medresesi’ne müderris olmuştur.

Mehmet KURTOĞLU

KAYNAKÇA

VGMA, nr. 605, s. 201; nr. 2150, s. 2; A. Cihat Kürkçüoğlu, Şanlıurfa ili Camileri, Ankara, 2013; Mahmut Karakaş, Şanlıurfa il ve İlçelerinde Kitabeler, Ankara 2001; Kemal Kapaklı, Halep Vilayet Salnamesi Urfa Sancağı (1303/1326), Ankara 2013; M. Emin Üner, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Urfa Tarihi, Ankara 2009.

Rate this post
Haber Oku
Tidings Globe