Aşıkpaşaoğlu kimdir? Aşıkpaşazade tarihi nedir? Aşıkpaşazade hayatı ve biyografisi!

2 mins read

1332’de vefât eden ve Garibnâme adlı kitabıyla Anadolu sâhasındaki ilk Türkçe eseri veren, “Türk diline kimse bakmaz idi / Türklere hergiz gönül akmaz idi / Türk dahi bilmez idi bu dilleri / İnce yolu ol ulu menzilleri.”  mısrâlarıyla mâruf büyük dedesi Âşık Paşa’ya nisbeyle anılan Âşıkpaşaoğlu’nun en büyük dedesi, 1240’ta Türkiye Selçuklularına karşı heterodoks Babâî ayaklanmasının başını çeken Vefâî Türkmen dervişi Şeyh Ebü’l-Bekā Baba İlyâs-ı Horasânî’dir. Bu dervişin sergüzeştini anlatan en önemli kaynaklardan Menâkıbû’l-kudsiyye’nin yazarı da Âşık Paşa’nın oğlu ve Âşıkpaşaoğlu’nun dedesi Selman’ın kardeşi Elvan Çelebi’dir. Görüldüğü üzere Âşıkpaşaoğlu, Anadolu Türk târihinin en eski ve önemli Türkçe kaynaklarını ortaya koyan entelektüel bir âileye mensuptur. Kendisi, Elvan Çelebi’nin bir zâviye kurarak ömrünü geçirdiği Çorum Mecitözü’ndeki Elvan Çelebi Köyünde doğmuştur ve bir diğer Osmanlı târihçisi Oruç Bey’in “Şehr-i Konstantîn’de bir azîz vardı. Derviş Ahmed Âşıkî derlerdi. Cihân-dîde, sâl-hûrde yüz yaşında pîr idi” kaydından öğrendiğimize göre uzun bir ömür sürmüştür.

Âşıkpaşaoğlu (II.) Bâyezid dönemi târihçiliği içinde ele alınır ve kendisinden önce Osmanlı târih yazıcılığının başka örnekleri bulunmaktadır; fakat o Osmanlı târihini standart ölçülere kavuşturup derli toplu anlatan ilk yazardır ve sonraki yazarlar kuşağını da bu anlamda etkilemiştir.

Çelebi Mehmed, (II.) Murad ve Fâtih devirlerinin tamâmı ile (II.) Bâyezid’in ilk yirmi yılının tanığı olan Âşıkpaşaoğlu eserinin Yıldırım Bâyezid devrine kadar olan kısmını, Musa Çelebi üzerine yürüyen Mehmed Çelebi’nin birliklerine katılıp hastalanması üzerine Geyve’de evinde konakladığı Orhan Gazi’nin imamı İshak Fakih’in oğlu Yahşı Fakih’in kaleme aldığı ve ilk Osmanlı târihi olarak bilinen eserden istifâde ederek, (II.) Murad ve Fâtih devirlerini de kendi gözlemlerine dayanarak ve muhtemelen bu konaklamadan 70 yıl kadar sonra, 1484’te yazmaya başlamıştır. Müellifin, eserinde (II.) Bâyezid’in Karaboğdan Seferi esnâsında yazmaya başladığını ve bu târihte 86 yaşında olduğunu belirtmesi sâyesinde doğum yılı tesbit edilebilmiştir.

Âşıkpaşaoğlu Târihi, Eski Anadolu Türkçesi’nin hususiyetlerini yansıtan ve daha ziyâde halka, askerî zümrelere okunmak üzere epik bir dille kaleme alınmış bir eserdir. Halil İnalcık’a göre müellifin, târihini, belki de daha doğru söyleyişle menâkıbnâmesini, yazmasının esas sebebi, bunu kendisinden isteyen Vefâî dervişlerinin talebi doğrultusunda kendi âilesi ve Vefâî şeyhi Edebalı’nın devletin kuruluşunda oynadığı rolü ortaya koymaktı. Ayrıca eserde Osmanlı pâdişahlarının da örtülü bir dille, genelde suçu bir bürokrata veya bir kadına atarak, yerildiği görülür. Âşıkpaşaoğlu, bilhassa Fâtih’in merkeziyetçi politikalarının sonucu olan ve emlâk meselelerinde kendisine de dokunan bâzı uygulamalarının ondan önceki sultanların takdir ettiği uygulamalarını övmek sûretiyle eleştirisini de yapmıştır. Bu da eserin standart oluşturmakla birlikte resmî bir metin olmadığını göstermektedir.

Göktürk Ömer Çakır

Rate this post
Haber Oku
Tidings Globe